Obezite tedavisinde artık oldukça sık uygulanan bariatrik cerrahi (tüp mide) tedavisi tek başına yeterli mi?
Modern yaşam ile birlikte yiyecek alımında meydana gelen artış ve fiziksel aktivitedeki azalış, toplumda obezitenin artmasına neden oldu. Günümüzde obezite önemli bir halk sağlığı sorunu haline geldi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2012’de yayınladığı rapora göre dünyada obez birey sayısı, 1980 yılındaki rapora göre 300 milyon olan obez birey sayısının iki katından daha fazla ve obezitenin gelecekte de artması beklenmektedir. Obez birey sayısındaki bu artış ırk, cinsiyet ve yaştan bağımsız olarak tansiyon, şeker hastalığı (diyabet), kolesterol ve kalp hastalıklarında da artışa neden olmaktadır. Obezite ayrıca polikistik over sendromu, osteoartrit, gut, safra kesesi hastalıkları, uyku apnesi için risk faktörü olmasının yanı sıra güncel veriler obezitenin; kolon, meme ve endometriyum kanserleri ile de ilişkili olabileceğini göstermektedir. Bütün bunlarla birlikte yapılan çalışmalar, obezitenin sadece fiziksel hastalıklar için değil, psikososyal fonksiyonlar ve aktif yaşam kalitesi için de bir risk faktörü olduğunu göstermiştir.
Obezitenin tedavisinde karşımıza üç yaklaşım çıkmaktadır. Bu yaklaşımlar; ilaç tedavisi (iştah baskılayıcılar), birey odaklı tedaviler (diyetsel kısıtlamalar, fiziksel aktivite artışı) ve ameliyatlar (bariatrik ameliyat) olarak sıralanabilir.
Bariatrik Cerrahi Tedavisi ve Yaşam Tarzı Değişikliğinin Gerekliliği
Halk arasında tüp mide ameliyatları ya da obezite cerrahisi olarak adlandırılan bariatrik cerrahi tedavisi, bazı bireylerde medikal ya da duygusal komplikasyonlara neden olabilmesine karşın uzun süreli vücut ağırlığı kaybını olanaklı kılan bir tedavi yöntemidir. Bu nedenle, diyet tedavisi ve fiziksel aktivite artışının obezite tedavisinden başarısız olduğu ya da yetersiz kaldığı durumlarda en etkili şekilde vücut ağırlığı kaybını sağlayan tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bariatrik cerrahi tedavisi, ayrıca obeziteye bağlı olarak ortaya çıkan hipertansiyon, diyabet ve hiperlipidemi gibi hastalıkların önlenmesi ya da yok edilmesi aşamasında da etkindir. Bariatrik ameliyatlar insülin, glikoz ve yağ metabolizmasında gelişimi sağlar, ayrıca vücut ağırlığında büyük bir azalma sağlayarak, yaşam kalitesinde önemli bir gelişme sağlar. Ancak bariatrik cerrahi tedavisi beslenme tedavisi ve fiziksel aktiviteden bağımsız olarak düşünülmemelidir.
Bariatrik cerrahi yöntemleri
Bariatrik cerrahi yöntemleri temelde iki ana gruba ayrılırlar: Yiyecek alımını kısıtlayıcı (gastrik bant, tüp mide ameliyatı vb.) ve hem yiyecek alımını kısıtlayıcı hem de emilimi azaltıcı yöntemlerdir (RYGB, DS vb.). Bu yöntemler hastaların: iştahını azaltarak; yiyeceklerin tadını değiştirerek; enerji harcamasını artırarak, daha az yiyerek doygunluğa ulaşmalarını sağlayarak; aldıkları yiyeceklerin kısıtlanmalarına ilave olarak, besin öğelerinin emilimlerini azaltarak ve dolayısıyla daha az kalori almalarını sağlayarak, kilo vermelerine neden olurlar
Obez bireyler; tam tahıl ürünleri, süt ve süt ürünleri, kırmızı et, deniz ürünleri, meyve ve sebzenin alımının az olduğu bir diyet örüntüsüne sahiptirler. Bu nedenle bariatrik operasyona girecek bireylerde bu ürünlerin tüketimindeki yetersizliğe bağlı olarak vitamin ve mineral yetersizlikleri görülmektedir. Bu besin ögesi yetersizliklerine, vücut ağırlığının bir kısmının kaybı nedeniyle cerrahi operasyon sonrası da rastlanabilir. Yapılan çalışmalar bariatrik ameliyat geçiren hastaların yetersiz ve dengesiz bir diyetsel tüketime sahip olduklarını ve bunun ilerleyen dönemde yeniden kilo kazanılmasına, mineral ve vitamin yetersizliklerine yol açabileceğini göstermektedir.
Bariatrik ameliyat sonrasındaki ilk bir aylık süreçte kalori bazındaki sınırlamalar vücut ağırlığı kaybını sağlayabilir ancak bu yine de ilk aşamadır. Bireylerin önceki alışkanlıklarına bağlı olarak yanlış beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi ve yetersiz fiziksel aktivite nedeniyle, bütün hastalar hedeflenen kilo kaybına ulaşamayabilirler ya da zaman geçtiğinde kaybettikleri kiloları geri kazanabilirler.
Ameliyatın başarısı besin tercihleri ve kişisel değişime bağlıdır
Hastaya doğru beslenme, sağlıklı yiyeceklerin seçimi ve fiziksel aktivite yapılarak vücut ağırlığı kaybının sürdürülmesinin sağlanması konusunda bir diyetisyenin rehberlik etmesi gereklidir. Ameliyat öncesinde bireyin temel beslenme alışkanlıkları ve kişisel alışkanlıklarının değiştirilmesi ve vücut ağırlığı kaybının yol açtığı komplikasyonların yaşanmadan bireysel toleransın belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca bireylerin daha aktif bir yaşama geçmesi vücut ağırlığı kaybının devamlılığının sağlanması için gereklidir.
Bütün bunlar tek başına ameliyatın obezitenin tedavisi için yeterli olmadığını gösterir.
- Ameliyat sonrası bireyin tüketimi (kalori alımı) iştahın kontrolünün sağlanmasının yanı sıra sağlıksız beslenme alışkanlıklarının da değiştirilmeye çalışılmalı,
- Yaşam için doğru beslenme alışkanlığının kazanılması,
- Ayrıca bireyin aktif bir yaşam tarzını benimsemesi sağlanmalıdır.
Bariatrik cerrahi hastalarının beslenme durumlarının takibi, bu hasta grubunda beslenmede sıkça rastladığımız sorunlar ve daha fazlası için takipte kalın.
Çilek tadında günler diliyorum,
Uzman Diyetisyen Ece ÇELİK ATALAY
Gelin, ameliyatınız öncesinde ve sonrasında beslenme konusunda danışmanlık verelim.
Ameliyatı oldunuz ancak nasıl besleneceğinizi bilmiyorsanız aşağıdaki yazılarımı okuyabilirsiniz.
Daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki videoyu da izleyebilirsiniz.